UKA Akademi Başkanı Prof. Dr. Nermin Gürhan, TürkHaber TV’de Akran Zorbalığını Değerlendirdi

UKA Akademi Başkanı Prof. Dr. Nermin Gürhan, TürkHaber TV’de yayınlanan “Ceren Gençer Soruyor” programına konuk olarak, akran zorbalığı, siber zorbalık, işyeri şiddeti ve mobbing konularına dair önemli değerlendirmelerde bulundu.

“Şiddeti Şemsiye Metaforuyla Anlamak Gerekir”

Prof. Dr. Gürhan; şiddetin yalnızca bireysel bir davranış değil, toplumsal yapılarla şekillenen çok boyutlu bir olgu olduğunu vurguladı. “Şiddet tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de artarak devam ediyor. Şiddetin ortaya çıkışı ve yaygınlaşmasında kültürel öğeler kadar siyasal sistemler de etkili oluyor. Kültür, şiddeti besleyen ya da önleyen en temel zeminlerden biridir. Ancak siyasal sistemler de mevcut kültürlerden beslenerek şekillenir ve toplumsal şiddet algısını doğrudan etkiler. Bugün aile içinden dijital platformlara kadar uzanan şiddet biçimlerini yalnızca bireysel davranışlar olarak değil; kültürel, siyasal ve yapısal bir sorun olarak değerlendirmeliyiz” ifadelerini kullandı.

“Akran Zorbalığı Güç Dengesizliğine Dayalı Çok Boyutlu Bir Olgudur”

Programda konuşan Prof. Dr. Gürhan, akran zorbalığını sosyal ve güç ilişkilerindeki dengesizlik üzerine kurulu, tekrarlayan ve süreklilik gösteren zarar verici davranışlar olarak tanımladı. Fiziksel, psikolojik, sosyal ve dijital ortamlarda ortaya çıkan bu davranışların, mağdurların ruhsal sağlığını, sosyal uyumunu ve eğitim hayatını olumsuz etkilediğini vurguladı.

“Bu, Bir Politika Meselesidir”

Zorbalığın yalnızca bireysel davranış kalıplarıyla açıklanamayacağını belirten Gürhan, “Travma, özgüven kaybı, akademik başarısızlık, sağlık hizmeti ihtiyacında artış ve toplumsal güven kaybı gibi sonuçlar ortaya çıkardığı için bu mesele bir politika sorunu olarak görülmelidir,” dedi.

Uluslararası İşbirliklerinde Daha Fazla Çaba Göstermeliyiz

Türkiye’nin akran zorbalığına ilişkin uluslararası araştırma ve projelerde daha aktif olması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Gürhan, bu durumun bilgi üretimi ve müdahale modellerine katkıyı sınırladığını belirtti. Avrupa Birliği, UNESCO ve UNICEF gibi kuruluşlarla daha fazla işbirliği yapılması gerektiğini ifade eden Gürhan, Türkiye’nin uluslararası fonlara başvuruda daha istekli olması ve çok uluslu konsorsiyumlarda aktif rol üstlenmesi gerektiğini söyledi.

Siber Zorbalıkta Endişe Verici Artış

Prof. Dr. Gürhan, özellikle 2021 sonrasında siber zorbalık vakalarının dikkat çekici şekilde arttığını belirtti. Gençlerin %20 ila %40’ının çeşitli siber zorbalık türlerine maruz kaldığını söyleyen Gürhan, sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları ve oyun platformları üzerinden yaşanan siber taciz, dijital kimlik ihlalleri ve psikolojik baskıların gençlerin ruh sağlığını ciddi biçimde tehdit ettiğini vurguladı. Pandemi sürecinde uzaktan eğitimin de bu riski artırdığını ifade etti.

Türkiye İçin Çok Aktörlü Bir Model Önerisi

Prof. Dr. Gürhan, Türkiye’ye özel geliştirilecek bir modelin Norveç’teki OBPP, Finlandiya’daki KiVa ve ABD’deki PBIS programlarından esinlenerek tasarlanabileceğini dile getirdi. Bu modelin; okul yönetimleri, öğretmenler, öğrenciler, aileler, sağlık ve hukuk kurumlarını kapsayan bütüncül ve disiplinler arası bir yapıda olması gerektiğini vurguladı.

Modelin, pilot okullarda başlatılması, tüm paydaşlara özel eğitimler verilmesi, okulların kendi zorbalıkla mücadele protokollerini oluşturması ve dijital izleme sistemlerinin kurulması gibi adımları içermesi gerektiğini ifade eden Gürhan, yenilikçi unsurlar olarak ise onarıcı adalet yaklaşımları, psikolojik ilk yardım temelli müdahaleler ve çocukların sesine dayalı izleme mekanizmalarını işaret etti.

“Çocuklarımız İçin Güvenli Eğitim Ortamları Ortak Sorumluluğumuzdur”

Sözlerinin sonunda, çocukların güvenli, destekleyici ve kapsayıcı eğitim ortamlarında büyümesi için ulusal ve uluslararası düzeyde ortak bir iradeye ihtiyaç olduğunu belirten Prof. Dr. Nermin Gürhan, Türkiye’nin bilimsel temelli, çok aktörlü ve sürdürülebilir bir model geliştirmesinin hayati önem taşıdığını vurguladı.