Prof. Dr. Gürhan: Akran Zorbalığı Toplumsal Bir Sorun

UKA Akademi Başkanı Prof. Dr. Nermin Gürhan, İstiklal Gazetesi’ne verdiği özel röportajda akran zorbalığının tanımı, Türkiye’nin uluslararası işbirliklerindeki durumu, siber zorbalığın yükselişi ve Türkiye’ye özgü model önerileri üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Akran Zorbalığı Güç Dengesizliği Üzerine KuruluÇok Boyutlu Bir Olgudur

Prof. Dr. Gürhan, akran zorbalığını; sosyal ve güç ilişkilerindeki dengesizliğe dayanan, tekrarlayan ve süreklilik gösteren zarar verici davranışlar olarak tanımladı. Fiziksel, psikolojik, sosyal ve dijital ortamlarda ortaya çıkan bu davranışların mağdurun ruhsal sağlığı, sosyal uyumu ve eğitim ortamlarını olumsuz etkilediğini vurguladı.

Bu, Bir Politika Sorunudur

Akran zorbalığının yalnızca bireysel bir davranış sorunu olmadığını belirten Gürhan, “Travma, özgüven kaybı, başarısızlık, sağlık hizmeti talebinde artış ve toplumsal güvenin zedelenmesi gibi çok yönlü sonuçları nedeniyle bu konu, kesinlikle bir politika meselesi olarak ele alınmalıdır” dedi.

Türkiye Uluslararası İşbirliklerinde Geride

Türkiye’nin akran zorbalığına yönelik uluslararası araştırmalarda yeterince aktif olmadığını ifade eden Gürhan, bu durumun bilgi üretimi ve uygulamalı müdahalelerde küresel gelişmelere katkıyı sınırladığını söyledi. Gürhan, “Uluslararası projeler, en iyi uygulamaların paylaşılması, araştırma kalitesinin artırılması ve evrensel standartların oluşturulması açısından kritik öneme sahiptir” diye konuştu. Bu kapsamda, Avrupa Birliği, UNESCO, UNICEF gibi kuruluşlarla işbirliklerinin artırılması, uluslararası fonlara başvuruların teşvik edilmesi ve çok uluslu konsorsiyumlarda Türkiye’nin etkin rol üstlenmesi gerektiğini kaydetti.

Siber Zorbalık Yükselişte

Prof. Dr. Gürhan, dijital teknolojilerin yaygınlaşmasıyla siber zorbalığın hızla arttığına dikkat çekti. Araştırmalara göre gençlerin yüzde 20-40’ının farklı türlerde siber zorbalığa maruz kaldığını belirterek, sosyal medya, anlık mesajlaşma uygulamaları, dijital kimlik ihlalleri, siber taciz, oyun platformları ve sanal dünyada yaşanan psikolojik baskının gençlerin ruh sağlığını tehdit ettiğini söyledi. Gürhan, özellikle pandemi döneminde uzaktan eğitimle birlikte risklerin daha da arttığını vurguladı.

Türkiye İçin Çok Aktörlü Model Önerisi

Röportajda, Türkiye için önerilen modelin uluslararası örneklerden (Norveç’teki OBPP, Finlandiya’daki KiVa ve ABD’deki PBIS) esinlenerek; okul yönetimleri, öğretmenler, öğrenciler, aileler, sağlık ve hukuk kurumlarını kapsayan bütüncül bir sistem üzerine inşa edilmesi gerektiğini ifade eden Gürhan, “Türkiye’de zorbalık hâlâ bireysel bir sorun olarak görülüyor. Oysa okul sistemindeki kültürel ve yapısal etkenler de sürecin bir parçasıdır. Bu nedenle disiplinler arası ve aktörler arası işbirliği şarttır” dedi.

Modelin Detayları ve Yenilikçi Özellikleri

Önerilen modelin; Pilot okullarda başlatılması, tüm aktörlere özel eğitim verilmesi, okulların kendi zorbalık protokollerini hazırlaması, dijital izleme sisteminin kurulması ve bir yıllık değerlendirme sürecinin ardından revize edilmesi üzerine kurulu olduğu belirten Gürhan, yenilikçi yönleri arasında, onarıcı adalet odaklı yaklaşım, psikolojik ilk yardım temelli müdahaleler ve çocuğun sesine dayalı izleme mekanizmasının öne çıktığını söyledi.

Çocukların Güvenli Eğitim Ortamı İçin Küresel ve Yerel İşbirliği Şart

Prof. Dr. Nermin Gürhan, sözlerini şöyle tamamladı: Türkiye’nin akran zorbalığına karşı çok aktörlü, sürdürülebilir ve bilimsel temelli bir model geliştirmesi, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde önemli bir adım olacaktır. Çocuklarımızın güvenli, destekleyici eğitim ortamlarında yetişmesi için bu konuda ortak bir irade gereklidir.

Muhabir: Sümer TAŞKIRAN